Ana sayfa Genel Yetiştiriciliği Yapılan Bazı Balıkların Beslenmesi

Yetiştiriciliği Yapılan Bazı Balıkların Beslenmesi

263
0

Burada beslenmesinden bahsedeceğim balıklar öncelikle alabalık,sazan,çipura ve levrektir. Bunların hem biraz biyolojisinden,yetiştiriciliğinden ve son olarakta beslenmesinden söz edilecektir .

Giriş

ALABALIK

Tatlı su ve kısmen deniz balıkları yetiştiriciliğindeki en önemli türlerden biri alabalıktır. Bu balığın yetiştiricilik grafiği zamanla birlikte, sürekli artış göstermektedir.Örneğin ülkemizde 1000’in üzerinde projeli işletmenin olduğunu belirtirsek, Ülkemiz coğrafyasındaki girişimlerin boyutlarına bir yorum getirebiliriz.Ülkemizde de 1967’den beri soğuksu balıkları yetiştiriciliğinde baskın tür olarak gökkuşağı yetiştirilmektedir

Tabloda çalışır konumdaki su ürünleri yetiştiricilik tesislerinin dağılımı verilmiştir

Gökkuşağı Alabalığı (Oncorhynchus mykiss)

Gökkuşağının taksonomik sınıflandırılması ile ilgili olarak 30’dan fazla tür ismi tanımlanmıştır. Uzun yıllar Salmo gairdneri R. ismiyle bilinmiştir. Ancak 1988’de Amerika Balıkçılık Derneği Balık İsimlendirme Komitesi, bütün Pasifik alabalık ve salmonlar için Oncorhynchus’un cins ismi olarak kullanılmasını ve böylelikle, Atlantik alabalık ve salmonlardan ayırt edilmesini kararlaştırılmıştır. Böylece gökkuşağının tür ismi olarak bilinen Salmo gairdneri yerine Oncorhynchus mykiss tür ismi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu isim değişikliği uluslar arası düzeyde de kabul görmüştür Gözlü yumurta naklinin kolaylığı nedeniyle dünyanın birçok bölgesine yayılan bu türün yetiştiricilikte tercih edilmesinin çok sayıda sebebi vardır;Yüksek adaptasyon ve yemden yararlanma kabiliyeti, yüksek su sıcaklığı (26 oC) ve daha düşük çözünmüş oksijen içeriğini tolere etmesi, Yapay yöntemlerle yumurta alımının kolaylığı ile kuluçka sürelerinin kısalığı ve hastalıklara karşı dayanıklılıkları gibi özelliklerden dolayı, bir yetiştiricilik türü olarak tercih edilir.

ALABALIKLARIN BESLENMESİ

Alabalık da, diğer bütün hayvanlar gibi, iki temel neden için besin tüketir. Bunlar;Dokuların yenilenmesi ve onarımı ile enerji üretimidir.Erişkin alabalıklarda, en iyi yemleme 12-18oC’lik su sıcaklığında yapılır. En ideal değer, 15oC’dir. 21-22oC’nin yukarısında, yemleme durdurulmalıdır. Enzim aktivitelerini, su sıcaklığı yakından ilgilendirdiğinden dolayı, yemleme oranları su sıcaklığı ile vücut ağırlığı göz önüne alınarak tespit edilir. Genç balıkların, metabolizması ve büyümesi çok hızlı olduğundan, enerji ve proteinin en yüksek düzeyde sağlanması için yeme ihtiyaç duyarlar. Onların büyüklüklerinin artması ile, büyüme ve enerji tüketimi yavaş yavaş azalır.Yavrular beslenmeye yavru keselerinin 2/3 ünü kaybedince başlanır Fakat bazı durumlarda, erkenden peletle beslemeye başlanılmasıyla, maksimum büyüme oranının sağlandığı ileri sürülmektedir. Hangisi tercih e3-4 haftalık balıklar tabandan yem alamazlar, bu nedenle su üstünde kalabilen yapay yemler kullanılır.

Yapay yemler,

-Yaş (taze) yemler

-Kuru konsantre yemler olarak ikiye ayrılır.Hangisi tercih edilirse edilsin, balıklar bu dönemde sadece çok küçük katı yem partiküllerini yiyebilirler.

 

 

 

Yaş, taze yemler: Bu amaçla en çok sığır dalağı kullanılır. Dalakla birlikte yeme % 2-3 oranında bira mayası, vitamin karışımı, karides unu, balık unu ve süt tozu katılırsa besleyici değeri daha yüksek olan yem yapılır

Kuru, konsantre yemler: Toz, kırma ve pelet yem şeklindedir. Bileşimi fabrikasyon olması veya özel yaptırılmaya göre değişik olabilir. Kuru yemler balığa esansiyel aminoasitleri (proteinler) içeren yem maddeleri esas alınarak hazırlanır. Bu yemler larva beslemesinde % 58, yavru büyütmede % 40, erginlerde % 32 hayvansal protein içermelidir. Çok genç yavruların, besin kesesi içeriğinin emiliminden sonra, yüksek lezzetiyle birlikte protein ve enerjinin yüksek oranını sağlayan, katı yemlere alıştırılması gerekir.Bunlara; küçük miktarlarda, çok sık oranlarla, günde 20-30 defa bu yemlerden verilmelidir. Bunun için, otomatik yemlikler gereklidir. Balıklar, büyüklük artışında, yaklaşık 8 cm. uzunluğa erişinceye kadar kırıntılarla beslenebilirler. Daha sonra ise, protein ve enerji düzeyi yönünden daha düşük peletlenmiş yemlerle, beslenirler. Bu safhada, yemleme oranında azalma olur. Büyüklük ve ağırlıktaki artışa ilaveten, büyük peletlerle, balık pazarlanıncaya kadar beslenirler. Yetiştiriciler, balıkları günde 5-6 kez, anaçları ise günde 1-2 kez sabah ve akşam olmak üzere yemlerler.

SAZAN YETİŞTİRİCİLİĞİ

Sazan, Ülkemizdeki tatlısu kaynaklarımızda en çok bulunan  balık türüdür.Özellikle Eğirdir, Beyşehir, Uluabat, Manyas, Akşehir, İznik, Gölmarmara gibi doğal göller ile sonradan balıklandırılan yüzlerce baraj ve göletlerimizde mevcuttur. Yetiştiricilik açısından sazan, oldukça toleranslı bir türdür. Bunun yanında havuz yapım masraflarının azlığı, yemleme kolaylığı, yavru üretiminin fazla zor olmaması, hızlı büyüme göstermesi ve hastalıklara karşı dayanıklı olması belli başlı avantajlarıdırSazan balığı, genellikle toprak havuzlarda yetiştirilmektedir. Ancak bu türün yetiştiriciliği yapılırken, verimli arazilerin havuz için kullanılmaması tavsiye edilmektedir.Tarıma elverişli olmayan arazilerin kullanılmaması hem ülke ekonomisi ve hem de yetiştirici masraflarının en az düzeyde kalması açısından yararlıdır

Ülkemizde doğal olarak yaşayan sazan, “Adi sazan” veya “pullu sazan” şeklinde isimlendirilir. İlave olarak, özellikle balıklandırma ve yetiştiricilikte kullanılan hattı ise “Aynalı sazan”dır

 

 

Aynalı Sazan

Pullu sazan.

Başarılı bir üretim yapabilmek için, balıkların dengeli ve yeterli düzeyde beslenmesi şarttır. Bunun için de çeşitli devrelerde sazan balığının belirli düzeylerde doğal ve yapay yemleri dengeli oranlarda alması, balığın; yetiştiricilik koşullarında gelişmesi açısından fevkalade önemlidir. Yapılan çalışmalara göre; en iyi oranın % 33.3 doğal yem, % 66.7 de karma yem olduğu belirlenmiştir. Doğal yemler, bitkisel ve hayvansal olmak üzere iki kategoride toplanırlar. Bitkisel yemler: Su üstü bitkileri, yüzen bitkiler ve yapraklar, su altı bitkileri, Alg bezleri ve fitoplanktonlardan ibarettir.  Bunlar, sulardaki biyolojik dolaşımın çok önemli bir basamağı olup, sazanlar tarafından kısmen değerlendirilirler.

Hayvansal besinler içinde zooplankton olarak adlandırılan grup, özellikle larva dönemindeki sazanlar için oldukça önemlidir.Bundan dolayı, yumurtadan yeni çıkmış ve bir iki gün süreyle yumurta sarısından hazırlanan  (3 haşlanmış yumurta sarısının 1 lt. suda homojenize edilmesi) sıvının verilmesinden sonra, larvanın özellikle rotifer denen hayvansal canlıları alması gereklidir. Bu nedenle özellikle larvayı dışarıdan temin eden çiftlikler, larvayı almadan en az bir hafta önce havuzlarını hazırlamalıdırlar. Bitkisel orijinli yemler: Soya, lupin gibi baklagiller, mısır, buğday, arpa, çavdar, yulaf gibi hububatlar. (Mısır et kalitesini düşürür, ete koku ve yumuşaklık verir. Balıklar satışa çıkarılmadan bir süre önce mısırla beslemeye son verilmelidir). Bitkisel orijinli yemler öğütülmüş, kuru veya ıslatılmış olarak verilir.Sazanların beslenmesinde % 75 mısır ve % 25 balık unu iyi bir yemdir. İyi kaliteli bir pelet yemde % 40-42 ham protein, % 6-8 ham yağ, % 5 ham selluloz ve % 10-12 kül bulunmalıdır.

ÇİPURA YETİŞTİRİCİLİĞİ

Çipura balığına tüm Akdeniz’de rastlanmakla birlikte doğu ve güney doğu Akdeniz ülkelerinde, Kanarya Adaları’nda, İngiltere kıyılarında, Verde Burnu’nda ve nadir olarak Karadeniz kıyılarında rastlanır. Genellikle tropikal, subtropikal ve ılıman kuşaklarda yayılım gösteren çipura deniz fanerogamlarının bulunduğu kumlu–çamurlu ve çamurlu ortamlarda yaşamını sürdürür. Bunun yanı sıra nehir ağızlarına ve lagüner bölgelere de girer (FAO, 1987). Ülkemizde daha çok güney sahilleri ve Ege kıyılarında yayılım gösterir. 30-50 gram olanları ince lidaki, 100 gram olanları lidaki, 100-180 gram olanları kaba lidaki, 200 ve üzeri ağırlıkta olanları da çipura olarak adlandırılır . 0-3 yaş arası çipuraların mide içerikleri incelendiğinde bu türün karnivor bir form olduğu ve özellikle ergin bireylerin Crustacea ve Mollusca familyasına ait türlerle beslendiği ortaya çıkmıştır. Çipuraların üreme periyodu ülkemizde Ekim-Aralık ayları arasında olup en iyi gelişim 22-25 °C aralığında gözlenmektedir. Yaşayabilecekleri sıcaklık aralığı 3-34 °C, tuzluluk değeri ise ‰5-40 olarak belirtilmiştir. Genellikle 5-25 m arası derinliklerde yayılım gösterirler. Yaşları ilerledikçe derinlerde yaşamayı tercih ederler. Yaz aylarında 0.5-9 m derinliğe kadar olan sığ sulara giriş yapan çipuralar, kış aylarında 35-40 m derinliğe kadar inerler. 2 yaşını aşan bireyler daha da derin sulara inebilmektedirler. Maximum boyları 70 cm’ye ulaşan çipuraların ortalama uzunlukları 25-40 cm. arasındadır.

ÇİPURALARDA BESLENME

Çipura larval dönem beslemede rotifera (Brachionus plicatilis) ve artemia (Artemia sp.) kullanılır. Bunun yanı sıra larva tanklarına alg uygulaması yapılmaktadır. Alg uygulaması ortama verilen rotiferlerin canlılığını koruduğu gibi, ortamın pH dengesini sağlaması ve larvaya loş bir ortam yaratması açısından önemlidir. Bunun için Chorella ve Nannochloropsis sp türü algler ml’de 5-7×105 hücre yoğunluğunda kullanılabilir. Çipuralara ancak 15 günden itibaren artemia nauplii ile beslenecek büyüklüğe ulaşırlarMikropartükül yeme alıştırma dönemi, balıkların 25-30 mg ağırlığa ulaştıkları 40-42 günlerde başlar. Bu dönemde havuzlardaki balık yoğunluğu litrede 10-12 adettir. Saf oksijen kullanıldığı durumlarda bu oran 18-20 adet/lt kadar çıkabilir. Bu dönem beslemede kullanılan artemia HUFA bakımından zenginleştirilmelidir. Sövrage uygulaması 10-12 gün devam eder. Larvalara verilen günlük artemia miktarı azaltılırken mikropartikül yem oranı arttırılır. Çipuralar aşırı kanibalistik özellik gösterdiklerinden dolayı ortamda mutlaka yeterli miktarda yem bulunmalı ve balıklar sürekli boylanmalıdır. Sövraj bölümünü terk etmeye hazırlanan larvaların ağırlığı 300-350 miligrama ulaşır. Sövraj boyunca su sıcaklığı 20-22 0C olup tanklarda su debisi %50-100 arasında değişim gösterir Larva yaşama oranı sövraj başarısına göre % 85-95 arasındır. Sövrajı tamamlayan balıklar ön büyütme ünitesine alınarak burada doğal deniz suyu ortamına adapte edilirler

 LEVREK YETİŞTİRİCİLİĞİ

Deniz fanerogamlarının bulunduğu kumlu, çamurlu-sığ biotoplarda, sıcaklığa ve tuzluluğa karşı gösterdiği toleransı ile nehir ağızlarında ve lagüner bölgelerde yaşayan bir littoral bölge balığıdır. Havaların soğuması ile birlikte kışlamak için derin sulara göç ederler. Larval dönem beslemede canlı yem kaynaklarından rotifera (Brachionus plicatilis)  ve artemiaların (Artemia sp.) nauplii ve metanauplii formları kullanılır

 
Mikropartükül yeme alıştırma dönemi, balıkların ortalama 19-21 mm total boya ve 35-40 mg ağırlığa ulaştıkları 38-42 günlerde başlar. Bu dönemde havuzlardaki balık yoğunluğu litrede 10-12 adettir. Mikropartikül yeme geçiş döneminde kullanılan Artemia’lar metanauplii II formundadır.    Levrek balıklarda kullanılan mikropartikül yemler ilk dönem 80-150 mikron büyüklükten başlayarak larva gelişimine göre 500 mikron büyüklüğe kadar kullanılır. Sövraj uygulaması 15-16 gün devem eder. Larvalara günlük verilen artemia miktarı azaltılırken mikropartikül yem miktarı arttırılır. Bu dönemde mikropartikül yem besleme oranı canlı ağırlığın % 8-10 kadardır. Toz yeme geçiş süresince su sıcaklığı ortalama 20 0C olup, tanklarda su debisi % 50-100 arasında değişim gösterir. Ölümler ilk günlerde toz yeme adapte olamamaya bağlı olarak artma eğilimindedir. Larva yaşama oranı normal şartlar sağlandığı taktirde ortalama % 80-90 arasında değişim gösterir. Toz yeme geçişi tamamlayan larvalar ortalama olarak 350-400 mg ağırlığa kadar bu bölümde kaldıktan sonra ön büyütme ünitesine alınır.Ön büyütmedede deniz ortamına yavaştan alıştırılır

KAYNAKLAR

http/www.antalyatarim.gov.tr/haber_detay.asp?ID=276&baslik_id=37

T.C BAŞBAKANLIK GÜNEYDOĞUANADOLU PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI(Dr. YILMAZ EMRE)

Su ürünleri Ders Kitabı

BİR CEVAP BIRAK