Ana sayfa Zootekni ve Hayvan Besleme Hayvan Besleme ve Bes. Hastalıkları Kedi Ve Köpeklerde Beslenme Hastalıkları

Kedi Ve Köpeklerde Beslenme Hastalıkları

1256
0

Dengeli beslenme temel ve etkin besin maddelerinin diyette hayvanların yaşama ve verim payı gereksinimlerini karşılayacak uygun miktar, oran ve nitelikte bulunmasıyla elde edilir. Bu besin maddelerinden biri ya da birkaçının diyette yetersiz bulunması ya da hiç bulunmaması büyümenin gerilemesine, aktivitenin azalmasına, hastalıklara duyarlılığın artmasına hatta ölümlere neden olacağı gibi bu besin maddelerinin gereksinimden fazla olması da benzer rahatsızlıkları meydana getirebilir. Beslenmeye bağlı hastalıklar, diyet formülasyonundaki veya besleme pratiğindeki hatalar sonucunda meydana gelmektedir. Bu nedenle organizmanın sağlıklı olabilmesi için gerekli besin maddelerinin diyette optimal seviyede bulunması gerekmektedir.

 

GİRİŞ

Canlıya uygulanan diyetin yetersiz veya fazla olması değişik klinik rahatsızlıklarla sonuçlanmaktadır. Bu rahatsızlıkları şu şekilde sıralayabiliriz.

  1. Gastro İntestinal Bozukluklar; Kusma, Gastrik dilatasyon ve volvulus, Diyare, Diyet alarjisi, Malabsorbsiyon, Koprofaji, Konstipasyon, Kolitis, Gaz oluşumu.
  2. Pankreas; Akut pakreatitis, Eksokrin pankreatik yetersizlik.
  3. Karaciğer hastalıkıkları
  4. Böbrek yetmezliği; Glomerular nefritis
  5. Konjestif kalp yetersizliği
  6. Kedilerin aşağı üriner sistem hastalığı
  7. Diabetes mellitus; Tip 1, Tip 2
  8. Hiperlipidemi
  9. Eklampsi
  10. Obesite

 

KUSMA

Kedi ve köpek kusmaları kendi başına bir mide hastalığı olabileceği gibi, başka bir hastalığında semptomu olabilir. Kusma vücudun savunma mekanizmalarından biridir. Kusmaya sebep olabilecek bir çok etken olmasına rağmen en önemli sebep akut gastritis’tir. Kusma 24 saat içinde kesilirse küçük miktarlar halinde oral rehidrantlar verilir. Kusma eylemi başladıktan sonra 12-24 saat süre ile gıda verilimi durdurulur. Daha sonra düşük yağ ve selüloz içerikli diyetler kullanılır.  Piliç, balık, pismiş yumurta, tavsan ve pirinç lapası veya düşük yağ içerikli prescription diyetler kullanılır. Hayvan klinik olarak tam düzelme gösterdiğinde normal diyete geçilebilir.

GASTRİK DİLATASYON ve VOLVULUS

Eksersiz, yemlemeyi takiben eksersiz yaptırma, tahıl temelli diyetlerin kullanımı, midenin aşırı dolgunluğu, aerofaji, ırk predispozisyonu, gastrik dulgunluk, gastrik motilite bozuklukları ve gastrik ligamentlerin gevşekliği başlıca etkenlerdir. Danua, Boxer, Doberman, İrlanda Seteri, Alman Kurdu gibi köpek ırklarında bu hastalığa predispozisyon söz konusudur. Gastrik dilatasyon ve volvulus tedavisinde acilen sıvı tedavisi ile birlikte gastrik şişkinliğin ve şokun ortadan kaldırılması gerekir. Günde 2 kez ıslatılmış gıda verilir, tahıl temeline dayalı diyetler verilmez, yüksek enerjili ve sindirilebilirlikli yoğun diyetler verilerek sindirilen miktar azaltılır. Yemlemeden hemen önce ve yemlemeyi takiben egzersiz yapmaktan kaçınmak, mideyi aşırı dolgunluktan korumak için günlük tüketilecek yem miktarı ikiye bölmek gerekir.

 

DİYARE

Normal bir gaita ortalama %70 su içerir, diyare durumunda bu miktar %85’in üzerine çıkar. Diyare, oluşum mekanizmasına göre ozmotik diyare, permeabilite yükselmesi, sekretorik diyare ve motilitik diyare olarak sınıflandırılır. Akut enteritise kedilerde az, oburca bir yeme davranışı nedeniyle köpeklerde sıklıkla rastlanır. Köpeklerde diarenin en genel nedeni aşırı yeme, kirli yemlerin tüketimi veya ani gıda değişiklikleri gibi diyetle ilgili olumsuzluklardır. 24 saat süreyle yem verilmez, vitamin miktarı arttırılır, yüksek sindirilebilirlikli, düşük yağlı ve düşük selülozlu diyet, 2-3 öğüne bölünerek küçük miktarlar halinde verilir.

DİYET ALERJİSİ

Köpekler için süt proteini, soya fasulyesi, buğday, sığır eti, yumurta, at eti, piliç eti, domuz eti ve maya antijenik etkiye sahiptir. Kedilerde ise bunlara ilave olarak bazı balık türleri dahildir. Klinik belirtiler 7 gün içerisinde ortaya çıkar. Semptomlar genelde dermatolojik belirtiler görülmekte olup, kedilerde pruritis, urtikaria, otitis eksterna ve milier dermatitis gibi belirtilerde gözlenebilir. Tek ya da sınırlı protein kaynağı, glutensiz yüksek sindirilebilirlikli, hipoalerjik veya alerjeni elimine edilmiş bir diyet uygulanır. Genellikle tavuk, kuzu eti ve pirinç köpekler için alerjik değildir. Kedi ve köpek ilk 48 saat aç bırakılır ve sadece su verilir. İrlanda Seter’lerinde görülen glüten hassasiyeti spesifik olup, gıda allarjisinin iyi tanımlanmış formudur. Bu gibi durumlarda diyetin glitensiz olduğuna dikkat etmek gerekir.

MALABSORBSİYON

Bağırsaklarda emilimde oluşun bozukluklara verilen addır. Lenfositik – plasmasitik enteritis, eozinofilik enteritis, regional enteritis, villus atrofisi ve lenfosarkoma gibi durumlarda ince bağırsak malabsorbsiyonu olusur. Tedavide diyare için önerilen diyetler uygulanır. Pirinç gibi karbonhidrattan zengin enerji kaynaklı besinler ve yüksek düzeyde vitamin verilir.

KAPROFAJİ

Dışkı yeme alışkanlığı olarak da bilinen kaprofaji, yavru köpeklerde 3 haftalık yaşta oluşabilir. Vitamin ve mineral eksiklikleri kaprofajiye neden olabilirken, kulübe yaşamı sürdüren köpeklerde can sıkıntısının sonucu da oluşabileceği belirtilmiştir.

 

Koprofajiye neden olabilen hastalıklar yönünden kontrol edilir. Yüksek enerjili diyetler ile ara sıra yüksek selülozlu diyet verilir.  Gaitaya antagonist lezzette bileşikler veya emetikler karıştırılır. Köpek diyetlerine düşük düzeyde organik fosfatlar gibi koku inhibitörleri katılabilir. Can sıkıntısı gibi; problemin ilerlemesine yardımcı olan diğer faktörleri elimine etmek için hayvanı gözlem altında tutmak tedavide önemlidir.

KONSTİPASYON

Kabızlık diğer bir deyişle konstipasyon, bağırsak hareketlerinin normale göre azalması durumudur. Etkenleri arasında kemikle beslemenin yanı sıra kolon, rektum, anüs ve anal bezlerle ilgili ağrı ile ortopedik bozukluklar, prostat hiperplazisi, tümörler, intravertebral disk lezyonlarının oluşturduğu nörolojik problemler, baryum sülfat, antiasitler, kodein ve diüretikler gibi ilaçlar, ekzersiz eksikliği ve hospitalizasyon bulunmaktadır. Selüloz miktarı yüksek diyet verilebildiği gibi, diyete kepek gibi balast maddeler ilave edilebilir.

 

KOLİTİS

Genel anlamada baktığımızda kolitis, kalın bağırsakların irinle karakterize hastalığı anlamına gelmektedir. Kedilerde seyrek olmakla birlikte köpeklerde sıkça rastlanır. Akut kolitiste diyarede yapılan uygulama, kronik kolitiste ise tek ya da sınırlı protein kaynağı, yüksek sindirilebilirlikli, düşük selülozlu diyet uygulanır. Piliç, kuzu, balık veya kasar peyniri gibi tek bir protein kaynağının kullanımı tedavide başarıyı sınırlandırır. Tahıl temeline dayalı diyetlerden kaçınılmalıdır.

GAZ OLUŞUMU(flotus)

Sindirim enzimlerinin eksikliği veya besin maddelerinin absorbsiyonundaki yetersizlik durumunda besin maddelerinin fermantasyonu ve bunu takiben gaz oluşumu kaçınılmazdır. Soya fasulyesi, baklagiller, patates, buğday, lahana, süt ve fazla miktarda verildiğinde kırmızı et gibi bazı yemler flotusa neden olur. Düşük yağ ve lifli yüksek sindirilebilirlikli diyet verilirken soya, süt ve sebzelerden sakınılır.

AKUT PANREATİTİS

Ani başlayan bir pankreas inflamasyonudur. Akut pankreatitisin etyolojisinde yüksek yağlı diyetler, abdominal travma ve cerrahi, hiperkalsemi, kortikosteroid, tiyazid ve azathioprine gibi ilaçlar, hiperlipidemi, viral enfoksiyonlar, torakolumnar cerrahi, immun hastalıklar ve herediter faktörler rol oynar. 4 gün süreyle peroz hiçbir şey verilmez. Daha sonra yüksek sindirilebilirlikli düşük yağ içeriği bir diyet sindirime yardımcı olması için enzim katkısı ile birlikte verilir. Makarna, pirinç ve patates gibi yüksek karbonhidratlı yemler verilir.

EKZOKRİN PANKREATİK YETERSİZLİK

Kedilerde ender, köpeklerde ise ilk 3 yılda ortaya çıkan kongenital bir bozukluktur. Alman çoban köpeklerinde herediter dispozisyon mevcuttur. Olguların %70’inden fazlasında bağırsaklardaki sindirilmemiş gıdaların neden olduğu aşırı bakteri üremesi nedeniyle sekonder enfeksiyonlarda gelişmektedir. Yüksek sindirilebilirlikli düşük yağ içerikli, düşük selüloz içerikli diyet yeterli miktarda enzim katkısı ile birlikte verilir. Diyet sıkı kontrole alınır. Mutfak artıkları kesinlikle verilmemelidir.

KARACİĞER HASTALIKLARI

Karaciğer, pek çok fonksiyonu olan bir organ olup, yetersizlik belirtileri donunun %70’inden fazlası hasara uğradığında ortaya çıkmaktadır. Karaciğer; protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve minaral metabolizmasında önemli rol oynayan vital bir organdır.  İkterus, hepatomegali, anterior abdominal ağrı, asites ve kedilerde ptyalism karaciğer hastalığında görülen spesifik belirtilerdir. Yüksek sindirilebilirlikli, sınırlı miktarda fakat yüksek biyolojik değerlikli protein, vit B’den zengin, yüksek enerjili diyetler kullanılmalıdır. Amonyak seviyesinde yükselme olursa protein bakımından kısıtlama arttırılmalıdır.

GLOMERULAR NEFRİTİS

Albümin seviyesi 15 g/lt’nin altına düştüğünde asites, hidrotoraks ve subkutanöz ödem oluşur. Bu belirtilerin varlığı hipertansiyonun derecesine göre deüişebilir. Bu olgularda, tedavide ilaçların yanı sıra sodyum ve su retensiyonunun önlenmesi, hipertansiyonun düşürülmesi, serum albumin seviyesinin yükseltilmesi ve kan üre seviyesinin normal sınırlar içerisinde tutulması gereklidir. Yüksek biyolojik değerlikli düşük protein içeriği, düşük sodyumlu diyetler uygulanır. Yumurta gibi yüksek biyolojik değerlikte bir protein kaynağı diyete eklenebilir.

 

 

KONJESTİF KALP YETMEZLİĞİ

Geniş anlamda kalbin, vücut için gerekli olan kan miktarını pompalayamaması anlamına gelmektedir. Diyabetes mellitus, konjestif kalp yetmezliğine predispozisyon oluşturmaktadır. Diyet uygulamasının amacı; vücut ağırlığının yağsız bir şekilde korunması, akciğer ödemi ve asitesin azaltılması ile protein, vitamin ve mineral seviyelerinin uygun düzeyde tutulmasıdır. Sodyum miktarı düşük, biyolojik değerliliği yüksek ancak ortalama protein düzeyinde ve vitamin yönünden takviye edilmiş diyetler kullanılır.

KEDİ ALT ÜRİNER SİSTEM HASTALIĞI

Kedi ürolitlerinin %70’inde struvitin en çok bulunan mineral olduğu görülmüştür. Bunun yanında kalsiyum okzalattan meydana gelmiş ürolitlere de rastlanmıştır. Diyet; idrar miktarını arttırmalı, düşük Mg sağlanmalı ve asit idrar oluşumu sağlanmalıdır. Yemleme sırasında oral olarak verilen Dlmetiyonin (0,2-1,0 g/gün) veya amonyum klorür (20 mg/kg/gün) kediler için önemli idrar asitlendiricilerdir.

DİABETES MELLİTUS

Canlı vücudunda, insülin hormonunun hiç üretilememesine, vücudun ihtiyacını karşılayacak kadar üretilememesi, ya da üretilen insülinin yeterince etki gösterememesine bağlı olarak ortaya çıkar. Genellikle, orta yasın üstündeki (8 yastan büyük) kısırlaştırılmış dişilerde görülür.

  • 3 tipi bulunmaktadır.
  • Tip1 Diabetes Mellitus
  • Tip2 Diabetes Mellitus
  • Tip3 Diabetes Mellitus

Tip1 Diabetes Mellitus: İnsülin bağımlı diabetes mellitus olup, küçük hayvanlarda daha çok görülür. İnsülin seviyesi genellikle düşük olup, glikozüri ve ketonüri mevcuttur. İnsülin tedavisi gereklidir. Öğünler azaltılır. Mısır veya mısır nişastası önerilebilir.

Tip2 Diabetes Mellitus: Obesite ile ilişkili olup, insülin direnci, hiperinsülinizm ve insülin reseptör sayılarının azalmasıyla sonuçlanır. Cushing hastalığı ve kortikosteroidlerin terapötik uygulamalarında ortaya çıkar. Obezite genellikle görülmekte olup, glikozüri ve ketonüri sıklıkla saptanır.

Tip3 Diabetes Mellitus: Diyabetin klinik belirtilerini göstermeksizin anormal bir glikoz toleransına sahip olması seklindedir. Diyet uygulaması ve oral hipoglisemik ilaçlar kullanılır.

HİPOKALSEMİ (EKLAMPSİA)

Gebelik veya laktasyon döneminde vücut kalsiyum depolarının tükenmesi nedeniyle kalsiyum gereksiniminin artmasıdır. Genellikle iri yavru emziren 3-6 yaslı dişilerde doğumu takiben 3 hafta içerisinde görülür. Küçük ırklarda yaygındır ve kedilerde nadir görülür. Klinik belirtiler şiddetli olduğunda İV kalsiyum boroglukonat verilmelidir. Klinik belirtiler daha hafifse oral kalsiyum saplementleri kullanılanilir. Laktasyondaki dişinin bakımı önemlidir. Yavular 3 haftalık olduklarında katı gıdaları tüketmeye zorlanarak ana sütüne olan talepleri azaltılmalıdır.

OBESİTE

Pozitif enerji dengesinin adipoz dokudaki aşırı birikiminin sonucudur. Optimum canlı ağırlığın %15 üzerine çıkılması ile söz konusu oluşturur. Köpeklerde kuyruk kökünde ve kedilerde ise inguinal bölgede yağ birikiminin görülmesi önemli bir parametredir. Etyolojisinde tokluk hissinin azlığı, sosyal baskı, diyet faktörleri, kısırlaştırma ve vücut enerji harcaması bulunmaktadır. Köpeklerde hedef ağırlık için yasama payının %40-60’ı seviyesinde bir beslenme uygulanır.

 

 

SONUÇ

Hayvan sağlığı üzerinde beslenmenin etksi hiçbir zaman göz ardı edilebilecek bir unsur olmamalıdır. Yanlış, yetersiz veya fazla uygulanan diyetler hayvan sağlığını ve dolayısı ile insan sağlığını teklikeye atmaktadır. Bu nedenle doğru hayvan beslemenin bilincine vararak hayvanlarımızı ve çevremizi hastalık etkenmlerinden korumalıyız.

 

KAYNAKLAR

  • http://www.tavsiyeediyorum.com/makale_1230.htm
  • http://www.bilgininadresi.net
  • http://www.bizimveteriner.com
  • http://www.mihav.com
  • http://www.juen.com.tr
  • http://www.evcilkutuphane.com
  • Kedi ve Köpek Beslenme Hastalıkları, Prof. Dr. Ahmet ERGÜN

BİR CEVAP BIRAK